Bir önceki dersimizde insanlığın sorunlarını ve modern dünyanın durumunu tartışmıştık. Mevcut gerçekliğimizde, giriş bölümünde bahsettiğimiz bir başka olguyu da - İsrael Devleti - görüyoruz. Bu amansız güç mücadeleleri ve değerler üzerindeki kavgalar bağlamında, inanılmaz bir şey oldu - Yahudi halkının topraklarımıza geri dönmesi ve siyasi bağımsızlığını kazanması. Siyon'a dönüş olayı, dünyamızdaki her düşünceli ve sorumlu insan için derin bir önem taşımaktadır.
Bunun nedeni, Yahudi halkının dünyanın büyük kültürlerinin hayal gücünde özel bir konuma sahip olması ve insanlığın kolektif bilinçaltında bir etki bırakmasıdır. Başka bir deyişle, Yahudi halkının bağımsızlığını kazanması başka hiçbir ulusun ya da halkın bağımsızlığını kazanmasına benzemez. Bu, modern dünyada "Kutsal Kitap'tan bir parça" gibidir. Böyle bir şey dünyayı kayıtsız bırakamaz. İsrael Devleti'nin kuruluşu birçokları için teolojik bir muamma ya da en azından tarihin akışını ve Kitap Ehli'nin tarih içindeki yerini yeniden düşünmek için bir sebeptir.
Bu yeni durum, Yahudi halkını ulusların bize yönelttiği soruya bir yanıt vermek zorunda bırakmaktadır: "Bize söyleyecek neyiniz var?"
Başka bir deyişle, eğer uluslararası sahneye geri döndüysek, bu Yahudi halkının tüm insanlığı ilgilendiren bir mesajı olduğu anlamına gelir. Biz Yahudiler bu soruya bir yanıt vermeliyiz.
Uzun süredir hayatta kalma ve ekonomik refah gibi varoluşsal kaygılarla meşgul olan İsrael toplumu, Yahudi geleneğine özgü manevi soruları toplumun iç alanında tartışmaya bırakmış, genel dış kültürle neredeyse hiç ilgilenmemiştir. Başka bir deyişle, biz Yahudiler ulusları tartışmalarımıza dahil etmeden kendi aramızda tartışıyorduk. Artık İsrael'in evrensel mesajlarını ve dünyanın girmekte olduğu yeni döneme temel katkısını netleştirmenin zamanı geldi.
Bu soru beni şu anda üzerinde çalıştığımız kitabı yazmaya itti.