Merhaba, Brit Şalom kitabının dördüncü bölümünün sonuna yaklaşıyoruz.
Bu bölüm, pratik olmayan küfür (Tanrı’nın Ad’ına hakaret) konularıyla ilgileniyor olsa da, bizi Yaratıcı’ya olan saygı ve minnettarlık hakkındaki bir tartışmaya da götürdü. Yaratıcı’ya şükretmenin en uygun yolu, O’nun verdiği nimetler için şükretmektir.
Burada 18. paragrafı okuyorum:
"En değerli bereket, bir kişinin yemekten sonra yiyeceği üzerine söylediği berahadır (dua-kutsamadır) ve buna Birkat HaMazon (Yemekten Sonra Şükür Duası-Berahası) denir." Birkat HaMazon’un, Brit Olam dua kitabında yer alan, Bnei Noah için özel bir versiyonu vardır.
Size sadece şunu hatırlatmak istiyorum:
Atamız Avraham (İbrahim) misafirlerini çadırına kabul ettiğinde ve onlara yiyecek verdiğinde, yemeğin sonunda onlara şöyle derdi:
"Size yiyeceği veren kişiye teşekkür edin."
Onlar da bununla Avraham’a teşekkür etmeleri gerektiğini sanırlardı.
Ve o şöyle derdi: "Hayır, Yaratıcı’ya teşekkür edin."
Avraham’ın stratejisinin ne olduğunu anlamamız gerekir. İnsanlara tatlılar sunarak onları etkilemeye çalışmıyordu; ama bir kişi yemek yediğinde, varoluşunun kendi kendine olmadığını kabul etmek zorunda kalır. Kendini bir yaratılmış olarak hisseden kişi, otomatik olarak bir Yaratıcı’nın da olduğunu fark eder. Dolayısıyla, kim yemeği reddeder ve kendini beslemekten kaçınırsa, bir anlamda Yaratıcı’ya karşı küfreder. Çünkü demektedir ki: "Sen dünyanı iyi yaratmadın." Her daim (Tanrı’ya) karşı minnettarlıkla dolu olmalıyız.