Merhaba, cinayet yasaları üzerine "Brit Shalom" kitabından olan çalışmamıza devam ediyoruz. Ve cinayet, bir başkasının hayatını korumak; başkasının hayatına zarar vermeme anlamında. Burada, 19. bölümde, bazen teorik olabilecek ama bir yönüyle trajik olan bir tartışmayı Yahudi hukukunda ele alıyorum. Bu, Talmud’da geçer — çölde yürüyen iki kişi. Çölde yürümek tehlikeli bir durumdur; hayatta kalmak için su gerekir ve yalnızca bir kişiye yetecek kadar su vardır, ikisine değil. Ne yapmalılar?
Talmud, bilge kişilerden birinin şöyle dediğini aktarır: “İkisi de su içsin, biri diğerinin ölümünü görsün.” Bu çok trajiktir, ancak alaha değildir. Alaha, Rabbi Akiva’nın söylediği üzere, suyu elinde bulunduran kişinin hayatta kalmak için onu içmesi gerektiğidir, bu durum arkadaşını kurtaramayacak olsa bile. Ve her ne kadar Tora, "Komşunu kendin gibi seveceksin" dese de, aynı zamanda "Kardeşin seninle birlikte yaşayacak" da der; bu da senin hayatının arkadaşının hayatından önce geldiği anlamına gelir.
Bu iyi anlaşılmalıdır. Burada mesele, kendini öncelemenin bencil bir gerekçesi değildir. Aksine, birinizin yaşaması gereken bir durumdasınız — ya sen ya da arkadaşın. Alaha der ki, doğrudan ve öncelikli sorumluluğun kendinedir. Ve işte burada okuduğum şey: “Çölde yürüyen iki kişi, bunlardan birinde yalnızca kendisinin hayatta kalmasına yetecek kadar su varsa, bu kişi suyu arkadaşına vermekle yükümlü değildir ve kendi hayatı, arkadaşının hayatına tercih edilir.”
Net olalım: Burada yazan şey, onun arkadaşına suyu vermekle yükümlü olmadığıdır. Ancak isterse, yaşaması gerekenin arkadaşı olmasına ve kendisinin ölmesine karar verebilir; çünkü asıl hedef, en azından bir hayatı kurtarmaktır. Ama prensip olarak, kişinin kendi hayatı, arkadaşının hayatına tercih edilir.