Ve bereketlerle birlikte, Brit Şalom kitabının Beşinci Bölümünde yer alan kan dökme yasalarını, doğru davranış üzerine çalışmaya devam ediyoruz.
Kan dökmeyle, hatta dolaylı olarak bile ilişkili bazı davranışlar vardır; bunlar Yahudi halkını yükümlü kılan 613 emrin içinde yer alır, fakat aynı zamanda tüm insanlık için de uygundur. Bunlardan biri nefret konusudur.
Nefret etmek yasaktır; nefret etmek iyi değildir. Peki, birinden nefret edersem ne olur? En azından, o kişinin bunu bilmesi gerekir. Bunu gizlememe izin verilmez. Tora şöyle der: “Kardeşinden kalbinde nefret etme.” Yani, ona karşı dıştan nazik davranabilirsin, ama o kişi senin gerçekte ona kötülük düşündüğünü bilmelidir. Başka bir deyişle, insan kalbinde bir arkadaşına gizlice nefret beslememeli, kalbindekini ondan saklamamalıdır.
Eğer biri sana zarar verdiyse ve sen ondan nefret ediyorsan, onunla konuş, neden böyle davrandığını açıkla, durumu konuş. Fakat en doğru davranış, ondan hiç nefret etmemektir. Evet, sana zarar verdi, ama onu nefretle karşılamak zorunda değilsin.
Bizim Hillel’den gelen bir ilkemiz vardır. Hillel’e bir Yahudi olmayan biri gelip Yahudiliğin özünü sormuştu: “Ben tek ayak üstünde dururken bana bütün Tora’yı açıkla.” Hillel tek bir cümleyle cevap verdi: “Sana nefret uyandıran şeyi arkadaşına yapma.”
Bu, aslında evrensel bir ilkedir. Daha sonra dünyanın milletlerinden filozoflar, örneğin Immanuel Kant, aynı düşünceyi dile getirmiştir. Bu, bu ilkenin ne kadar merkezi olduğunu gösterir: Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma.